Kız Anası, Kız Babası.. Kahrolsun Başlık Parası!

MALİ BAĞIMSIZLIK

Aket Genç Kalemler ekibinden ve aynı zamanda sitemizin köşe yazarlarından, Osman Polat yöremizde ve çevre illerde devam eden başlık parası sorununu kaleme aldı.

Bir zamanlar bir film repliği olarak kulaklarımızda yer etmişti:
“Kız anası, kız babası.. Kahrolsun başlık parası!”

 

Ne yazık ki artık bu replik sadece bir sinema repliği değil, her gün binlerce gencin gerçek hayatında karşılaştığı bir çıkmazın haykırışı. Film replikleri şimdi can yakıyor, yuvalar yıkıyor, hayalleri boğuyor.

 

Eskiden başlık parası, geleneksel bir “adet” olarak görülür, çoğu zaman sembolik bir miktarda tutulurdu. Fakat bugün geldiğimiz noktada bu “adet”, toplumun sırtında kambura, gençlerin geleceğinde karanlık bir gölgeye dönüşmüş durumda.

 

Bazı aileler, kızlarını evlendirmek isteyen damat adaylarından 25 ila 30 Cumhuriyet altını talep ediyor. Bugünün piyasasında bu rakam 500-950
bin TL arasında değişiyor.

Bu para yalnızca bir evlilik değil, bir ömür borç anlamına geliyor.

Gençler Evlenemiyor, Hayat Başlamadan Bitiyor

Geçim sıkıntısının, işsizliğin, yüksek kiraların ve ekonomik belirsizliklerin gölgesinde ayakta kalmaya çalışan gençler, bir de başlık parası adı altında servet ödemek zorunda bırakılıyor.

 

Bunun sonucunda ne mi oluyor?

Gençler evliliği erteliyor,
Birbirini seven insanlar ayrılmak zorunda kalıyor,
Borç yükü altında başlayan evlilikler kısa sürede çatırdıyor,
Aileler arasında gerilim ve kırgınlıklar yaşanıyor,
Kadınlar hâlâ bir “bedel” karşılığında evlendirilen bir eşya gibi görülüyor.

 

Bu tabloyu normalleştiremeyiz. Bu artık sadece bireysel bir mesele değil, toplumsal bir krizdir.

 

Evlilik, Takas Pazarı Değildir!

Başlık parası, bazı kesimlerce hâlâ bir “kültürel miras”, “saygı göstergesi” veya “kız tarafının hakkı” olarak savunuluyor. Oysa bu yaklaşım, kadınları bir meta olarak görmeye devam eden, onların değeri üzerinden pazarlık yapan çarpık bir zihniyetin ürünüdür.

Bir kız çocuğunun “karşılığı” olmaz.

Bir insanın değeri altınla ölçülemez.

Evlilik, bir satış sözleşmesi değil; iki insanın hayatı paylaşma kararıdır. Bu kararın önüne maddi engeller koymak, insan haklarına da, temel ahlaka da aykırıdır.

Başlık Parası Yalnızca Damat Adayını Değil, Tüm Toplumu Yıpratıyor

Zannediliyor ki başlık parası sadece damat adayını ilgilendiriyor. Oysa gerçek çok daha derin:

Başlık parası, kadını değersizleştiriyor.
Başlık parası, evliliği ticarete çeviriyor.

 

Başlık parası, kadının özgürlüğünü, erkeğin gururunu, toplumun vicdanını esir alıyor.
Kız babası olmadan önce insan olmalı.

Kız anası olmadan önce vicdan taşımalı.

Yuva kurmak isteyen iki gencin mutluluğunu, maddi beklentilerle rehin almamak gerek.

Yeni Nesil, Bu Yükü Taşımak Zorunda Değil

Artık gençler değişiyor. Kadınlar kendi ayakları üzerinde duruyor, erkekler aile kurmak için borç değil, değer biriktiriyor.

Ama eski zihniyet, hâlâ gençlerin önünü tıkıyor.
Bir kız çocuğunu büyütüp okutmak, onun geleceğini güvence altına almak elbette bir ailenin hakkıdır. Ama bu hakkın karşılığı başlık parasıyla değil, ona saygı gösteren bir eşle, mutlu bir hayatla alınır.

 

Bazı aileler bu konuda örnek davranışlar sergiliyor.

“Başlık istemeyiz, önemli olan kızımızın huzuru,” diyen aileler var ve bu tutum geleceğe umut veriyor.

Ama hâlâ çok sayıda genç, başlık parası bahanesiyle evliliğin eşiğinden dönüyor.
Ve her geri dönüş, bir umudun daha solması anlamına geliyor.

Ne Yapmalı?

Bu meseleyi çözmek için:
Toplum bilinçlendirilmeli. Medya, sivil toplum ve eğitim sistemi bu konuda net tavır almalı.

 

Devlet politikaları, gençlerin evlenmesini kolaylaştıracak sosyal destekler sunmalı.

Köylerde, kasabalarda ve geleneksel yapının güçlü olduğu yerlerde başlık parası uygulamasına karşı toplumsal farkındalık projeleri geliştirilmeli.

Gençler cesur olmalı. Sevdiğini başlık parası yüzünden kaybetmemeli; doğru insanla evlilik yoluna çıkmaktan korkmamalı.

 

Bu yazı, sadece bir damadın isyanı değil, sadece bir genç kızın feryadı değil.

Bu yazı, adaletsizliğe, ticarete dönüşmüş evlilik anlayışına, maddiyat uğruna kararan hayatlara karşı bir çığlık.

Bugün hâlâ bir kız çocuğu “kaç para eder?” diye konuşuluyorsa, hepimiz biraz suçluyuz.

Ama artık bir yerden başlamalıyız.

Artık birilerinin yüksek sesle söylemesi gerekiyor:

Kız anası kız babası, kahrolsun başlık parası!

Yaşasın sevgi, yaşasın saygı, yaşasın eşitlikle kurulan yuvalar!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir