Siyasi Mevtalar Ağrı Sokaklarında: Selam Getirmeye Değil, “Selamızı Okumaya Gelmişler”

Merhaba başı dumanlı, hüzünle yoğrulmuş güzel şehrim Ağrı…
Merhaba yorgun, umutlu ve bir o kadar da mağrur halkım…
Merhaba çocuğuna bir çift ayakkabı alamamanın hüznünü yaşayan Mehmet Amcam…
Merhaba kış yaklaşırken odalarının soğuğu yüreğini titreten Ayşe Teyzem…
Ve merhaba…
Sene de bir gün, ellerinde fotoğraf makineleriyle, omuzlarında eski dönemlerin ağırlığıyla Ağrı sokaklarına inen; fakat bu şehrin ne çilesini ne de umudunu paylaşmayan, halkın arasına “hasbihal” bahanesiyle karışan, “siyaset üstü” olma iddiasındaki, patenti “Gazeteci Taner Söylemeze” ait olan Siyasi Mevtalar…
Evet, yine geldiniz.
Yine sokak sokak gezip, halkla çekilmiş birkaç kare fotoğrafı sosyal medyada paylaşarak, “Biz buradayız” mesajı vermeye çalışıyorsunuz.
Kusura bakmayın ama sizden bıktık.
Kendinizi siyaset üstü bir yerde konumlandırmanızdan…
Ağrı’ya dair hiçbir sorumluluk almamanızdan…
Şehrin bürokrasisine katkı sunmamanızdan…
Sağlıkta, eğitimde, ekonomide Ağrı adına tek bir taş bile yerinden oynatmamanızdan…
Artık bıktık!!!
Madem siyasetin üzerindesiniz…
Madem bu şehre yön verdiğinizi iddia ediyorsunuz…
Buyurun, hodri meydan!
Sağlık, eğitim ve kalkınma alanlarında görevli bürokratları yanınıza alın.
Cumhurbaşkanımızın kapısını çalın!!
Ağrı’nın yıllardır çözülemeyen sorunlarını bir dosya hâlinde sunun.
Gerekirse bakanlıkların kapısında sabahlayın ama o yatırımları bu kente getirin.
Yapamazsınız değil mi?
Çünkü Ankara’da artık “siyasetten emekli olmuş” insanlar olarak görülüyorsunuz.
Ağrı ise sizin için yalnızca gelip, lüks restoranlarda, kafelerde, bazen de bir caddenin kenarında fotoğraf çektirip altına “hasbihal ettik” yazacağınız bir arka plan değil.
Bakın, bugün Zengezur Koridorunun temel atma töreni gerçekleştirildi.
Türkiye’yi, Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayacak dev bir hat, Iğdır ve Kars üzerinden hayata geçiriliyor.
Peki, sizin bundan haberiniz var mı?
Elbette vardır.
Ama bu tür projelere yön verebilecek bir etkiniz, bir nüfuzunuz var mı?
Zaten bu satırları okuyan herkes cevabını yüzündeki ifadeyle çoktan verdi: “Hayır.”
Ağrı artık sizin gelip “şöyle bir uğradım” diyerek, halkın duygularını sömürüp kendinize pay çıkarabileceğiniz bir şehir olmayacak.
Zaten maddi bir derdinizin kalmadığını da düşünüyoruz.
Bu yüzden sizden sadece bir beklentimiz var:
Eğer Ankara’da gerçekten bir etki gücünüz olacaksa, o zaman gelin Ağrı’ya.
Ama yeni nesil sizi tanımaz, bilmez.
Tanımak da istemez.
Eğer tanınmak istiyorsanız, 2000’li yılların siyaset dilini geride bırakın, vizyoner projelerle bu gençliğin kalbini kazanın.
Ama hepimiz biliyoruz ki, siz bu noktada değilsiniz.
O yüzden lütfen, Ağrı’dan ve Ağrı siyasetinden artık uzak durun!!
Sizleri her Ağrı sokaklarında gördüğümde aklıma bir şarkı düşüyor:
Sözleri Sadık Şendil’e ait, 1965 yılında Gönül Yazar’ın Hicaz makamında seslendirdiği o unutulmaz eser: “Senede Bir Gün…”
Bakın…
Gönül Yazar, hafızalarımızda hâlâ yer edinmişken…
Siz yoksunuz.
Ne kadar acı değil mi?
O yüzden lütfen…
Projesiz gelmeyin!!
Bu kentin bürokrasisine destek olmadan, Ağrı sokaklarında “selamızı okumaya” gelmeyin.
Çünkü bu şehir artık her geleni değil, katkı sunanı hatırlar.
Kalın sağlıcakla.