Teşekkürler İlhami Yıldız, Devletin Şefkat Eli

Her gün onlarca hikâyeye tanıklık ediyoruz. Kimi zaman bir hastane koridorunda, kimi zaman bir devlet dairesinin bekleme salonunda… Ama bazı anlar vardır ki, yüreğe dokunur, zihne kazınır, insanın devlete olan güvenini tazeler. İşte bu yazıya konu olan an da tam olarak böyle bir andı.
Geçtiğimiz günlerde annemin rutin kontrolü için gittiğimiz Ağrı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde, yalnızca bir sağlık kontrolüne değil, aynı zamanda gönül dünyamı aydınlatan bir sahneye şahit oldum. Randevu sonrası, hastane müdürü Cevdet Taşdemir’in çayını içmek üzere odasına uğradık. Misafirperverliği, tevazusu ve samimiyetiyle bizi ağırlarken, aniden içeriye tekerlekli sandalyesinde yaşlı bir teyze ve oğlu girdi.
Teyze Diyadin’den gelmişti. Muayenesini olmuş, ardından bu güzel davranışları için Müdür Beye teşekkür etmek istemiş. Sarılışı, duası, minneti öylesine içtendi ki… O an şunu düşündüm:
Devlet, çoğu zaman soyut bir kavram gibi görünür. Ama o devleti somutlaştıran; güler yüzüyle, vicdanıyla, insana temas eden bürokratlarıdır.
Cevdet Taşdemir’in o anki tavrı yalnızca bir müdür nezaketi değil, devletin şefkat eli, merhamet dolu yüzüydü.
Ancak burada asıl vurgulamak istediğim, bu tabloyu mümkün kılan tercihin ne denli isabetli olduğudur. Çünkü bu tür davranışlar tesadüf değildir. Arkasında doğru tercihler, öngörü ve vizyon yatar.
Bu bağlamda, Ak Parti Ağrı İl Başkanı İlhami Yıldız’ın ne kadar yerinde bir tercih yaptığını, bugün bir kez daha idrak ettim. Liyakati önceleyen, kişisel egoların değil, halkın menfaatini öne koyan bir anlayışın temsilcisi olarak, Sayın Yıldız’ın yaptığı tercih, yalnızca bir isim ataması değil; devletin halka dokunma iradesinin somutlaşmış hâliydi.
Zira her yönetici, kendisini yansıtan kararlar alır. Sayın Yıldız, “Benim adamım olsun da hizmette olmasın fark etmez” demedi. Aksine, işi ehline teslim etti. Çünkü ehil insanlar, işi ehline teslim eder.
Bugün Ağrı’da bir hasta yakını olarak gördüğüm o manzara; liyakatin, vizyonun ve samimiyetin birleşiminden doğmuştu. O teyzenin duası, yalnızca Cevdet Bey’e değil; onu oraya layık gören, bu kararın altına imzasını atan İlhami Yıldız’a da gidiyordu.
Sayın Yıldız, siz kibirle değil tevazu ile yol almayı seçtiniz. Koltukları değil, hizmeti önemsediniz. Ve belki de bu yüzden, şehir sizi “başkan” değil, bir ağabey, bir hemşehri, bir devlet temsilcisi olarak bağrına bastı.
Unutmayın, halkın duası sessizdir ama etkisi büyüktür.
Ve siz o duaların içindesiniz.
Son olarak sevgili Ağrılılar,
Devletin gerçek temsili; sadece protokolle, tabelalarla, binalarla değil… Vatandaşın duasında, memnuniyetinde, gözündeki minnettarlıkta vücut bulur. O yüzden böylesi örneklerin çoğalması, liyakatin bayraklaştırılması, sadece Ağrı için değil tüm ülkemiz için hayati öneme sahiptir.
Ve bu konuda Sayın İlhami Yıldız’ın attığı her adım, açtığı her kapı, seçtiği her isim, bunun açık bir kanıtı olmuştur.
Yolunuz açık olsun.
Teşekkürler İlhami Başkan.
Sizlere veda ederken şahit olduğum görseli sizler için aşağıya bırakmayı uygun buluyorum..
Hoşçakalın..