Hayırseverlerin Adı Neden Hep Sadece Okullarda Yaşatılıyor?

hayırseverlerin adı

AKET Genç Kalemler Üyesi Fırat Koç’un Kaleminden..

Ağrı’da yıllardır süregelen bir alışkanlık, bir anlayış var:
Bir hayırsever ortaya çıktığında, ona ilk önerilen yatırım türü neredeyse hep aynı: Bir okul yaptırmak ister misiniz?
Ve çoğu zaman bu teklif kabul görür. Okul yapılır, açılış töreni düzenlenir, kurdeleler kesilir, teşekkür plaketleri sunulur ve hayırseverin ismi okulun girişine asılır.

Evet, eğitim her şeydir.
Bir ilin, bir ülkenin gelişmişlik düzeyi doğrudan eğitimle ilişkilidir.
Eğitimli bireyler, topluma değer katar, üretkenlik sağlar ve yaşadığı çevreyi dönüştürür.
Ancak bugün bu yazıyı yazmamın sebebi, eğitimi değersizleştirmek değil, tam aksine meseleye daha geniş ve çok yönlü bakabilmek için bir çağrı yapmaktır.

Hayırseverlik Tek Yönlü Olmamalı

Bugün Ağrı’da onlarca okul binasında hayırsever isimlerini görebiliriz.
Ancak hastane binalarında, rehabilitasyon merkezlerinde, sosyal yaşam alanlarında, kültür merkezlerinde, kadın sığınma evlerinde, yaşlı bakım merkezlerinde, çocuk esirgeme kurumlarında, engelli bireyler için oluşturulmuş özel tesislerde kaç hayırsever ismine rastlayabiliyoruz?

Çok az..
Peki neden?

Neden bir hayırsever, sadece okul yaptırmaya yönlendirilir de, sağlık gibi, sosyal hizmetler gibi, kültürel yatırımlar gibi diğer hayati alanlar ikinci plana atılır?

Cevabı karmaşık değil.
Toplumsal algı.

“En Hayırlı İş Okul” Algısı, Gölge mi Düşürüyor?

Elbette “Bir insan ölür, eserleri kalır” düsturunca her yapılan yatırım değerlidir. Ancak “en hayırlı iş okul yaptırmaktır” kalıbı, biz farkında olmadan başka alanlara olan ihtiyacı görünmez kılıyor olabilir.

Oysa bir hastane binasının eksikliği, sağlık hizmetlerinin kalitesini doğrudan etkiler.
Ağrı gibi geniş coğrafyada dağ köylerinden gelen vatandaşlarımız için bir sağlık ocağı, doğum kliniği, hatta bir diyaliz merkezi hayat kurtarıcı olabilir.
Ve bu alanlara yapılacak bir yatırım, belki de bir okuldan çok daha geniş etki alanına ulaşabilir.

Bir sosyal donatı alanı, gençlerin boş vakitlerini değerlendireceği bir spor kompleksi, kütüphane ya da gençlik merkezi; suça bulaşmalarını engelleyebilir.

Bir kadın yaşam merkezi, şiddet gören bir annenin yeniden hayata tutunmasına vesile olabilir.

Bunlar hayır değildir de nedir?

Neden bu alanlarda hayırseverlere yol göstermiyoruz?

 

Kamu, Rehberlik Etmiyor mu?

Burada bir diğer önemli mesele de kamu yöneticilerinin ve yerel otoritelerin tutumu.
Hayırseverin kapısı çalındığında ellerinde hazır bir okul projesiyle gitmek kolay.

Çünkü bu iş oturmuş, sistemi belli.
Ama başka alanlarda çalışmak, proje geliştirmek, mevzuata hâkim olmak, planlama yapmak, uygulamak ve kontrol etmek daha zahmetli.

Halbuki belediyelerden valiliklere, kaymakamlıklardan il müdürlüklerine kadar tüm kamu birimlerinin hayırseveri sadece okul yaptırmaya yönlendirmektense, ilin ihtiyaç haritasını çıkarıp “burası eksik, şuraya bir çocuk bakım evi gerek, şu mahallede yaşlı bakım merkezi yok” diyerek alternatifler sunması gerekir.

İşin kolayına kaçmak çözüm değil, vizyon kısıtıdır!!

İsimler Betonun Değil, Dokunuşun Üzerine Yazılmalı

Bir insanın ismi sadece bir okul binasının girişinde yazılı olmasıyla yaşatılmaz.
İnsanların hayatına dokunarak, bir boşluğu doldurarak, bir derde merhem olarak yaşatılır.
Bu nedenle, bir hayırseverin adının yaşatılması için illa dört duvar arasında olması gerekmez.


Bir rehabilitasyon merkezinde oynayan çocuklar onun sayesinde gülüyorsa,
Bir yaşlı, yalnız kaldığında onun yaptırdığı huzurevinde huzur buluyorsa,
Bir genç, kötü alışkanlıklardan uzaklaşıp onun kurdurduğu spor tesisinde ter döküyorsa,
İşte gerçek hayır oradadır.

Ağrı İçin Yeni Bir Hayırseverlik Anlayışı Zamanı

Ağrı artık bu alışkanlığı sorgulamalı.

Elbette okul yaptıran her hayırseverimize minnet borçluyuz.
Ama bu minnettarlığı sadece okullarla sınırlı tutmak, başka alanlara haksızlık olur.

Ağrı’nın sağlık alanında, sosyal hizmetlerde, kültürel yatırımlarda da hayırsever eline ihtiyacı var.

Yeni nesil hayırseverlik sadece eğitimle değil, hayatın tüm alanlarına dokunmakla mümkün olur.

Hayırseverlerimizi tek bir alana sıkıştırmak yerine, onlara geniş ufuklar sunmalı, şehre değer katacak farklı projelerle buluşturmalıyız.

İşte o zaman, hem hayırseverin adı gerçek anlamda yaşar,
Hem de Ağrı gerçekten kalkınır.

Bu minvalde fikir beyan eden, şehrine vizyoner yaklaşan sivil toplum örgütlerine de teşekkür ederim.

Onlar bu yazıyı okudukları vakit gülümsemeye başlamışlardır bile..

Bir sonraki yazımızda  görüşmek dileğiyle..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir