Dindarlık ve Dinbazlık

dindarlık ve dinbazlık

Din, hayatı anlamlandırmada insan için önemli bir yere sahiptir. Bu yazımızda iki türlü dindarlık ele alınacaktır. Biz buna a) Allah’a duyulan derin inancın tezahürü olan dindarlık b) Dini kullanarak, dinbazlık yaparak dünyevi maksatlara ulaşmak için sergilenen dindarlık diyoruz. Birinci gurup dindarlıkta din amaç iken ikinci gurupta din bir araca dönüşmüştür.

 

William James bunu Dış güdümlü dindarlık ve iç güdümlü dindarlık şeklinde tanımlar. Dış güdümlü dindarlık yönelimini benimseyen kimseler için dini değerler birinci derece öneme sahip değildir. Dini kullanmak ve dinden geçinmek onların hayat felsefesi olmuştur. Din, daha çok kişisel veya grup istek ve amaçlarına ulaşmaya yarar sağlayacak bir araç konumundadır. Onlar açısından din, toplumda bir makam ve mevki elde etme, başkalarının gözünde itibarlı olma, yaşanan sorunlar için telafi, güven ve rahatlık sağlama gibi kendi istekleri doğrultusunda kullanılan bir sistem olarak ifade edilebilir. Bunlar gerçek dindarlara itibar suikastında bulunur, onları dine zarar veren kimseler gibi gösterirler. Sahte tevazu, dışsal ve şekilci dindarlığı içsel ve deruni inanca tercih ederler. Bu kişiler dini değerleri istedikleri gibi yorumlar ve dini kullanırlar.

 

İç güdümlü dindarlık ise dini değerlerin içselleştirildiği, dini kullanmak yerine hayatının her alanına dini yerleştirip ona göre davranışların sergilendiği dindarlıktır. Din kişinin tüm benliğini kuşatmış durumdadır. Bu dindarlıkta din şov malzemesi yapılmaz, dinle kimse dövülmez, din abartılı olarak yaşanmaz ve gösterişe malzeme edilmez. Din kıvamında ve sade olarak tezahür eder.

 

Buraya kadar anlattıklarımızı özetleyen Libya halk edebiyatına ait bir hikâyeyle yazımıza son verelim. Hikâye şu şekildedir:

 

Eve giren adam eşini ağlar halde gördü ve ağlamasının sebebini sordu? Kadın: Evimizin önündeki ağaca konan kuşlar beni türbansız görebiliyor ve bu durumda Allah’a karşı günah işlemiş olabilirim; onun için ağlıyorum dedi. Adam: Karısının Allah korkusu duyarlılığından çok etkilendi; karısını kucakladı, alnından öptü, kazma kürek hazırladı ve karısını rahatsız eden kuşların konduğu ağacı kökünden söktü. Adam çalışıyordu; işe gidiş dönüş saatleri belliydi, günlerden bir gün çalıştığı yerde doğan bir arızadan dolayı eve erken geldi, kapıyı açtı ve karısına sürpriz yapmak için sessizce içeri girdi ve hayatının sürpriziyle karşılaştı. Kuşların onu türbansız görmesinin iffetine halel getireceğini düşünen eşi; aşığının koynunda gününü gün ediyordu. Adam gördüğü durum karşısında şaşkındı, eşi ve aşığına hissettirmeden ihtiyaç duyabileceği birkaç parça eşyayı aldı, evden çıktı ve önüne çıkan ilk yoldan dönmemek üzere yaşadığı şehri terk etti. Uzun bir yolculuktan sonra kendisini; kalabalık bir halk topluluğu içinde buldu, kalabalıkta herkes şaşkındı ve anlaşılmaz bir uğultu vardı, adam birine yaklaştı ve kalabalığın nedenini sordu? Kalabalığın nedeni; kraliyet hazinesi çalınmış ve fail bulunamamıştı. Kral; sarayının önüne halkı toplamış ve fail bulununcaya kadar herkesin sarayın önünde kalmasını emretmişti. Kalabalıkta adamın ilgisini; ayak parmakları üzerinde yürüyen bir adam çekti. Bu ayak parmakları üzerinde yürüyen adamın kim olduğunu sordu? Ona; bu adamın kraliyetin rahibi olduğunu, ayağını tam basarsa, istemeyerek karınca ezebileceği Allah korkusuyla ayak parmakları üzerinde yürüdüğünü söylediler. Adam: “Allah’ım hırsızı buldum beni krala götürün” diye çığlık attı; adamı krala götürdüler ve adam krala, hazineyi çalan hırsızın, kraliyetin rahibi olduğunu söyledi. Eğer o değilse “benim başımı kesin” dedi. Kraliyetin rahibini getirdiler; kısa bir sorgudan sonra, karınca ezmemek için parmakları üzerinde yürüyen rahip hazineyi çaldığını itiraf etti. Kralın kafasında bir soru işareti kalmıştı, kral döndü ve hazineyi çalanın rahip olduğunu söyleyen bu şahsa, rahibin hazineyi çaldığını nereden bildin dedi?

 

Ey kral! sevap kazanmak iddiasıyla davranışlarında Allah korkusunu abartanlar, abartılarını başka suçlarını örtmek için yaparlar dedi.

 

 

2 thoughts on “Dindarlık ve Dinbazlık

  1. Bazen insanlar, içlerindeki kusurları gizlemek için fazlasıyla dindar görünmeye çalışırlar. Oysa gerçek takvâ, gösterişte değil; kimsenin görmediği anda, kalbin Allah’a karşı dürüstlüğündedir.
    Rabbim bizi samimiyetinden şaşmayan, amelleriyle değil niyetiyle değerlendirilen kullarından eylesin. 🤲

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir