Zekânın Önüne Çekilen Dijital Set: Çocuklarımızı Ne Geri Bırakıyor?

ZEKA

Bugünün çocukları ekranlarla büyüyor. Sınırsız içerik, sürekli dikkat dağınıklığı ve hareketsiz yaşam… Tüm bunlar sadece davranışları değil, zekâ gelişimini de derinden etkiliyor. Çoğu aile, çocuğunun “ders çalışmıyor” olmasından yakınırken; aslında sorunun sadece çalışmamak değil, algılayamamak, odaklanamamak ve gelişememek olduğunu fark etmiyor.

 

  Teknoloji: Ucuz Eğlence, Pahalı Bedel

Tablete uzanan bir parmak, sadece bir oyun ya da video açmıyor; aynı zamanda çocukların düşünme refleksini, sabrını ve hayal gücünü törpülüyor. 8 yaşındaki bir çocuğun beynine, yetişkin bir insanın 24 saatte aldığı kadar bilgi yükleniyor bazen. Ancak bu bilgi süzülmemiş, işlenmemiş ve kalıcı olmayan bir bilgi… Bu da çocuklarda anlama güçlüğü, dikkat eksikliği ve zihinsel yorgunluğa neden oluyor.

 

  Spor Yoksa Zihin de Hareketsiz Kalır

Eskiden çocuklar sokağa çıkıp oynardı. Top koşturur, düşer, kalkar, öğrenir, hissederdi. Bugünse, spor yapmayan, bedenini tanımayan bir nesil büyüyor. Beyin gelişimi sadece kitapla değil, hareketle de olur. Fiziksel aktivite; hafıza, öğrenme ve problem çözme becerilerinin temelidir. Ama biz, sporu ders başarısının düşmanı gibi görüp çocuklarımızı evde tutuyoruz. Bu da uzun vadede zihinsel gelişimi baltalıyor.

 

  Aile Baskısı: Ezber, Ezilmekle Başlar

Bazı aileler çocuğun tek görevini “ders” olarak görüyor. Oysa zekâ sadece matematik çözmekle gelişmez. Müzik, doğa, spor, sanat, sosyal ilişkiler… Bunların hepsi çocuk beyninde farklı alanları besler. Çocuğa sadece “ders çalış” demek, onun doğal merakını köreltir, içsel motivasyonunu öldürür. Böylece çocuk, sadece komutla hareket eden, kendi kararlarını veremeyen bir birey haline gelir.

 

  Algılama Problemi Zekâ Geriliği Değildir

Birçok çocuk zeki olduğu halde algılama problemleri yaşar. Bunun sebebi çoğu zaman yanlış yaşam koşullarıdır, eksik uyaranlardır, dengesiz yüklemelerdir.
Her çocuk keşfetmek için doğar. Ama biz onun önüne dijital bariyerler koyar, bedenini hareketsiz bırakır, zihnini sadece sınavlara yönlendirirsek o çocuk gelişemez. Zeki olur ama anlayamaz. Bildiği vardır ama ifade edemez.

 

  Sonuç: Zihni Beslemek, Hayatı Beslemektir

Bir çocuğun zekâsını geliştirmek, ona iyi bir eğitim vermekle değil; onun yaşamını doğru şekillendirmekle başlar.
Günde 30 dakika spor, sınırlı ekran süresi, doğayla temas, sanatla iç içe olmak, oyun oynamak, konuşmak ve dinlemek… İşte bunlar, bir çocuğun sadece algısını değil, karakterini de şekillendirir.

Unutmayalım ki; başarı ezberle değil, farkındalıkla gelir. Ve farkındalık, ekranın değil; yaşamın içindedir.

 

Çocukların sadece fiziksel değil, zihinsel sağlığı için de sahadayım.

Her çocuğun potansiyeli keşfedilmeyi bekleyen bir cevherdir. Ona ekran değil; yaşam, sevgi ve hareket sunalım.

  “Zeki çocuklar kaybolmaz; yönlendirilmezse körelir.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir