Ağrı’da Eğitim Çöküyor: Sessiz Bir Felaketin İçindeyiz

AĞRI DA EĞİTİM

Tarihler 19.08.2021 saat 12:10 sularında bir haber düştü, sosyal medya hesaplarımızın ekranına..

“İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ’NE ATANAN HASAN KÖKREK GÖREVİNE BAŞLADI” diye..!

 

Görev süresi tamamlanmış, Ağrılılar tarafından pekte muteber sayılmamış Mehmet Faruk Tekin’den hizmet bayrağını devralan, Hasan Kökrek yeni İl Milli Eğitim Müdürümüz olmuştu.

 

Hepinizin malumu üzerine pandemi felaketi yaşanıyordu tüm dünyada..

Hadi normaldir dedik!

Pandemi var dedik!!

Biraz zaman verelim dedik!!

Dedik te dedik!!

Demekle kaldık..

 

Çünkü gelinen noktada bir arpa boyu yol gidemediğimizin acı tablosuyla karşı karşıya kaldık..

 

Ama artık yeter..!

 

Eğitime yön verenlerin, bu şehirde eğitime en büyük zarar verdiklerini dile getirmekten geri durmayı kendi adımıza “Zul” olarak görüyoruz..

 

Göstermelik okul ziyaretleriyle, bir ilin eğitimi yönetilmez, yönetilemez, yönetilmemeli..

 

MEB Müdür yardımcılarının eğitim uzmanı olarak yazılarını yazdırmaları bununla birlikte sadece evlerinde oturup maaş almaları, ticaretle uğraşmaları, başka ülkelere ticari atılımlar gerçekleştirmeleri Ağrı’da ki eğitim sisteminin ne kadar çürümüş olduğunun bir göstergesidir.

 

Milli Eğitim Bakanlığının hayata geçirmiş olduğu, Milli Eğitim Akademilerinde, talepkâr olmamamız, Erzurum, Van Gibi şehirlerin bu akademiyi alıp kendi illerine getirmiş olmaları bile, ilimizin “ koltuk işgali altında olduğunun” net ifadesi değil midir?

 

Dert bir değil ki..!!

 

Yıllardır bu şehirde yaşıyor, yıllardır bu şehrin çocukları için umut kuruyoruz. Ancak geldiğimiz noktada, Ağrı’da eğitimin adı kaldı; içeriği, işlevi, amacı ise yok olmak üzere. Türkiye’nin en doğusundaki bu güzel şehir, en temel insan hakkı olan “eğitim hakkı” konusunda her geçen yıl daha da geriye düşüyor. Ne acıdır ki bu çöküşün tam ortasında, harekete geçmesi gereken kurumsal yapılar ya suskun ya da etkisiz.

 

Milli Eğitim Müdürlüğü Ne Yapıyor?

Ağrı İl Milli Eğitim Müdürlüğü, 4 yıldır aynı koltukta oturan, ama kentteki eğitim kalitesine dair elle tutulur bir gelişme sağlayamayan bir yönetim anlayışıyla yoluna devam ediyor. Peki sormazlar mı: Bu dört yıl içinde Ağrı’nın eğitim başarısı arttı mı? Türkiye ortalamasına yaklaşabildik mi? Yeni okul binaları yapıldı mı? Öğretmen kadrosu güçlendirildi mi?

 

Maalesef yanıtlar hep “hayır”…

 

Öğrenciler sınavlarda başarı sıralamalarında son sıralarda, öğretmenler atıl durumda, okulların fiziki koşulları yetersiz, internet altyapısı sorunlu. Birçok köyde hala birleştirilmiş sınıflarda, soba başında, kışın -30 derecede eğitim veriliyor. 21. yüzyılda, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına adım atarken, Ağrı’da çocuklar hâlâ temel eğitime ulaşamıyor. Bu bir ihmalkârlık değil; bu bir utanç tablosudur.

 

Köy Okulları: Unutulmuşluğun Sembolü

Ağrı’da köy okulları, adeta “devletin unutulmuş karakolları gibi”.

Ne öğretmen var, ne yeterli malzeme, ne de denetim. Bazı köylerde internet erişimi hâlâ sağlanamamış durumda. Uzaktan eğitim sisteminden faydalanamayan yüzlerce çocuk, pandemi döneminde eğitimden tamamen kopmuşken, bu çocuklar için telafi programı yapılmadı. Hangi çağda yaşıyoruz biz? Teknolojinin en uç noktalara ulaştığı bir dönemde, hâlâ çocuklarımızı mum ışığında eğitmeye çalışıyoruz.

 

Rakamlarla Değil, Gerçeklerle Konuşalım

Her yıl yayınlanan istatistiklerle kendimizi avutuyoruz. “Geçen yıla göre %2 artış”, “Okullaşma oranında iyileşme” gibi içi boş rakamlarla göz boyanıyor. Oysa gerçek şu: Ağrı’da liseyi tamamlayan öğrencilerin büyük çoğunluğu üniversite sınavlarında barajı bile geçemiyor. Okulu terk edenlerin sayısı azalmıyor. Devamsızlık hâlâ büyük bir sorun. Eğitim sadece okula gitmekle bitmiyor; orada öğrenmek, kendini geliştirmek, dünyayı tanımak gerekiyor. Bizim çocuklarımız hâlâ bu temel ihtiyaçtan mahrum.

 

Sorumluluk Kimin?

Sorumluluk yalnızca il müdürünün mü? Elbette hayır. Ancak mevcut yöneticinin 4 yıl boyunca yaptığı çalışmaların Ağrı eğitimine bir katkı sağlamadığı ortada. O halde o koltuğun bir anlamı kalıyor mu? Bir kurum, sadece var olmak için mi var? Bir makama oturup 4 yıl boyunca hiçbir reform üretmeden, hiçbir başarı gösteremeden, sadece günü kurtararak bu şehir nasıl kalkınır?

 

Milli Eğitim Müdürlüğü’nün acilen yeniden yapılandırılması gerekiyor. Bu kurum, kâğıt üstündeki bir bürokrasi merkezi olmaktan çıkmalı ve gerçek anlamda eğitim politikalarını sahaya yansıtacak bir yapı haline gelmelidir. Aksi halde bu kentin çocuklarına en büyük ihaneti biz yapmış olacağız.

 

Eğitim Bir Zorunluluktur, Lüks Değil

Ağrı’da eğitim artık bir lüks gibi algılanıyor. Oysa eğitim, her çocuğun hakkıdır. Bu hakkı sağlayamayan bir sistemin kendini sorgulaması gerekir. Eğitimde adalet sağlanmadan, hiçbir toplumsal reformun anlamı olmaz. İstanbul’daki öğrenci ile Ağrı’daki öğrenci aynı sınava giriyorsa, aynı şartlarda eğitilmelidir. Yoksa bu yarış, baştan kaybedilmiştir.

 

  “EZ CÜMLE”

Ağrı’da eğitim bitme noktasında. Sessiz bir felaketin içindeyiz. Eğer bir şeyler değişmezse, bu şehirde yaşayan binlerce çocuk, hayallerine asla ulaşamayacak. Ve bu kaybın vebali, sadece Ağrı Milli Eğitim Müdürlüğü’nün değil; hepimizin üzerinde olacak.

 

Artık bahane üretmekten vazgeçip harekete geçme zamanıdır. Yoksa çocuklarımızın geleceği karanlıkta kalacak.

 

Şairin ’de dediği gibi;

Ben yanmazsam, sen yanmazsan, biz yanmazsak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.

Ama görünen o ki, sadece biz yanıyoruz.

Şehir yanıyor..

Size olan bir şey yok zaten..!!!

Sadece biz yandığımız için de, karanlıktan aydınlığa çıkma şansımız da yok.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir